ISLAK HACİM / WET VOLUME

'ISLAK HACİM' Bayrampaşa Eski Cezaevi 









İKSV 17. İstanbul Tiyatro Festivali 
‘…Hayatımda duyduğum en yoğun koridordu.
Yerlere, kırılan duvarlardaki özgürlüğe, 
algılayamadığım korkuya ve utandığım kötülüğe, asılı kalmış 
masumluğa bakıyorum, ayağımın altından, genzimden, 
kalbimden çıkan sesleri dinliyorum. 
Anılar, rüyaların aktığı yastıklar, musluklar, süngerine 
ağırlığı emmiş yataklar, havadaki hayaller bedenimden içeri girip 
aklımı ele geçirmeye çalışıyor.
Duvarlar, çerçeveler, bedenimde donmuş su gibi yerlerde camlar..
Ani hareket etsem içten içe beni kesecek içimdeki su..
Yürüdükce ben onlar beni seyrediyor..
Ne oldu da hayatta böyle oldu?


İçinden geçip herşeyi anladığım alandan, nefes aldığım,
gülümsediğim bir boşluğa geldim..
İşte başlangıç noktası burası…
Uzun saatler yan yana, sessiz kalıyorum..
Her adımımızı dikkatli atıyorum..
Temizliyorum, temizliyorum...
Rüzgar benimle dalga geçiyor..
Yarın orda olmayabilir kurulanlar..
Herşeyi iz bırakmadan bir yerlere saklamalıyım...
Tuğçe Tuna / Bayrampaşa Eski Ceza Evi 2010


Festival kapsamında ilk kez Bayrampaşa Eski Cezaevi
'Islak Hacim' projesi için performans mekanı olarak kullanılacak.

İKSV Tiyatro festivallerine ‘Makine Beden’, ‘Düşünme Fobisi’,
‘Vertigo/o.4’ eserleriyle katılan ve alanında yeni anlayışları
cesurca ortaya koyan Tuğçe Tuna; 17.Uluslararası İstanbul
Tiyatro Festival’ ne konsept ve koreografisi Tuna’ ya ait
olan yeni bir disiplinlerarası dış mekan projesi ‘ISLAK HACİM’
eseri ile katılıyor.

‘ISLAK HACİM’ ; bir ‘alanda’ içinde su bulunan hacime deniyor.
Tuğçe Tuna; hem mimari alanı, hemde bedenin kendisini
‘ıslak hacim’ olarak ele alıyor ve duygular içerisinde, insanın 
o an karşısındaki durumunu ele alarak çalışmalarını geliştiriyor.
17th. International Istanbul Theater Festival- 
Bayrampaşa Prison
'Wet Volume' is a new interdisciplinary outdoor project designed
and choreographed by Tuğçe Tuna. The artist undertakes both the
architectural space and the body as "wet volumes" and interprets
feelings such as happiness, service, shame, passion,desire, fear,
along with human reaction towards these feelings.'

'ISLAK HACİM'
Sanat Yönetmeni, Konsept,Koreografi: Tuğçe Tuna
Performans Sanatçıları:
Çiğdem Agas, Erdinç Anaz, Aslı Bostancı,
Harun Kocabıçak, Tuğçe Tuna, Dicle Doğan,
Büşra Firidin, Burak Yamantürk.
Müzik: Vahit Tuna, Tom Waits, Moby, Sezen Aksu
Işık: Ayşe Ayter
Sahne Amirleri: Nehir Eroğlu, Pınar Akyüz
Video: Osman Nuri İyem, Tuğçe Tuna
Teşekkürler; Osman Nuri İyem, Serdar Gazi, Alican Görgeç,
Merve Begüm Çiğdem, Kenan Özbek, Berk Asal, Sezen Aksu,
Özgenur Güler, Bayrampaşa Belediyesi..
22.23 Mayıs 2010 /Saat:19.00






Danzon:


2010'un bence en iyi yerli çalışması tuğçe tuna'nın "ıslak hacim" iydi.Tiyatro festivali kapsamında sunulan "ıslak hacim" bayrampaşa ceza evi'nin terk edilmiş mekanlarında gerçekleşti. "yer"e özgü; ilhamını ve biçimini "yer"den alan kuvvetli, etkileyici bir yapıttı.
*****************************************************

İzleyiciyi peşinden sürükleyen bir gösteri !
İstanbul Tiyatro Festivali, 22 ve 23 Mayıs’ta kaçıranların hayıflandığı 
bir gösteriye ev sahipliği yaptı. Almanların ‘Dava’sından sonrafestivalin en çok beğenilen ikinci yapımı, bu kez bir yerli gruptan geldi: RemDans Proje Topluluğu’nun ‘Islak Hacim’i...Gösterinin en ilginç yanı ünlü konukları, firarları, isyanları ve en son 2000 yılındaki ‘Hayata Dönüş’ operasyonuyla hafızalara kazınan, birkaç yıl önce kapatılan Bayrampaşa Cezaevi’ydi.
Bayrampaşa, artık kırık camları, yıkık duvarları, yerlere saçılmış eski evrakları, kullanılmayan yataklarıyla terk edilmiş bir kent gibi. Daha kapıdan girer girmez insanın içi ürpertiyor, dili tutuluyor, büyük bir sessizliğe gömülüyor. RemDans’ın sanat yönetmeni Tuğçe Tuna’nın, Aylin Kalem’le yaptığı söyleşide dediği gibi “Bu mekânın içinde olmak bile büyük bir baskı oluşturuyor.”
RemDans sadece metruk cezaevi binasında buldukları malzemeleri kullanmış. 
Ve her yer, gösterinin adına uygun şekilde ıslak.
Bazı yerlere izleyicilerin oturması için konulan sandalyeler bile.
Biraz binanın rutubeti biraz RemDans’ın akıttığı suyla ortaya çıkan ‘nem’ gösterinin ilk günü bastıran sağanak yağmurla gerçek bir ıslaklığa dönüştü. 
İzleyiciler, dansçıların peşi sıra cezaevinin içinde gezindi, avlusunda, koridorlarında, mescidinde, tiyatrosunda ve hatta yıkık dökük duvarlar arasındaki boşluklarda yaratılan sahneleri izledi. Her bir sahne cezaevinin barındırdığı şiddet, sıkışmışlık, isyan gibi ruh hallerini dışa vuran, ironik bir eğlenme hali gibiydi. Malzemesi şiddet, ıslaklık, yıkık döküklük olan güçlü ve etkileyici bir iş çıkarttı RemDans.
Dvm:http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&
ArticleID=998621&Date=25.05.2010&CategoryID=113







********** Su, sigara ve edebiyat oyunları CEM ERCİYES 16/06/2010
Geçen hafta biten 17. Uluslararası İstanbul Tiyatro festivali için,suyun, sigaranın ve edebiyatın festivali diyebiliriz.....
Tuğçe Tuna’nın, terkedilmiş Bayrampaşa Cezaevi’nin rutubetinden
esinlenerek Islak Hacim adını verdiği gösterisi, ilk gününde dans
edilen alana atılan su torbalarına hiç gerek kalmadan sağanak
yağmurun altında gerçekleşti. İstesen olmaz bu tesadüf sayesinde,
orasından burasından sular akan binanın içindeki gösteri müthiş
etkileyici bir kıvama kavuştu.
Dvm:http://www.radikal.com.tr/Default.aspxaType=RadikalYazarYazisi&
ArticleID=1002767&Yazar=CEM%20ERC%DDYES&Date=17.06.2010
&CategoryID=113 

******************
Islak Hacim’de ‘Bağımsız Sanatçı’nın Yalnızlığı..

…Gezi başlayınca, buzdağının görünen ucunda olduğumuz
anlaşılıyor. Gezi başlıyor. Kameralarımız ve fotoğraf makinelerimiz
hazır. Birileri bizi yönlendiriyor. Epey kalabalığız.
Yüz elli kişi kadar varız. Saygılı bir sessizlik içinde, 



Cezaevi’nin ıslak hacmine dalıyoruz. 
Yağmur yağıyor ve her yandan içeri sızıyor.
Koridorlarda tepemize damlıyor ya da oluşturduğu gölcükleri
atlamak zorunda kalıyoruz. Kilometrelerce uzayan koridorun uzak
ucunda titreşen gölgeler görür gibi oluyorum…

bir toz bulutunun ortasında, çok çok uzakta….
Mahkumların hayaletleri hala binada dolaşıyor olabilir mi?Gösteri
bittiğinde Islak Hacim’den geriye, Bayrampaşa Cezaevi’nin
‘yalnız gerçekliği’ kadar, bağımsız sanatçının ‘gerçek yalnızlığı’
kalıyor. Kentli, eğitimli, entelektüel ve ‘güncel’ performans
seyircisi ise hala fotoğraf çekiyor.
Dvm: http://mimesis-dergi.org/?p=6305 ************************************************

…bugün "ıslak hacim"de ise "yaşanmış" [doğru tabir
mi emin değilim, cezaevi ile "yaşamak" kelimesi beraber
kullanılabilir mi!] ve ardından terk edilmiş mevcut bir yapının
içindeydik; gürültülü, pis, tehlikeli ve darmadağınıktı.
izlediğimiz her şey o anda ayağımızı bastığımız "yer"e aitti,
oradan esinlenilerek tasarlanmıştı: mekana özgü idi.
http://danzon2008.blogspot.com/2010/05/tiyatro-festivali-17-izlenim-6-mutlak.html
************************************************
RemDans bu kez de Bayrampaşa Cezaevi'nde 22/05/2010
Mekâna özgü işler üretmeyi seven RemDans geçen Tiyatro Festivali’nde Santralistanbul’un Eski Silahtarağa Elektrik Santralı’nda beden ve makine ilişkisi üzerine bir çalışma
sergilemişti.
Dvm: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&
ArticleID=998156&Date=22.05.2010&CategoryID=113

Yorumlar

Popüler Yayınlar